Myspace Graphics
 
KOMİK FIKRALAR
İçerik  
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretşi defteri
  Tv Seyret
  Anketler
  Karikatürler
  Animasyon
  Komik Oyunlar
  Fıkralar
  Komik Bilmeceler
  Radyo Dinle
  Komik Yazılar
  Komik Resimler
  Komik Resimler 2
  Seçim Vaatleri
  Gazete Oku
  HABER
  Komik Forum
  MP3 Çalar
  Doğum Günü Hesaplama
  Aşk Ölçer
  Burçlar
  Mini Clipler
  video
ŞANLI TÜRK BAYRAGIMIZ
Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!
Fıkralar
KAYSERİ FIKRALARI
TAKSİMETRE 
Taksinin yokusta frenleri patlamis, muthis bir hizla asagi iniyor. Kayseri'li musteri bagirmis..'Durdur su arabayi..' Sofor panik icinde haykirmis..'Durduramiyorum!..''O zaman taksimetreyi durdur hic degilse' demis, Kayserili.
ÇİFTÇİ 
İki tane çiftçi, biri Adanali, digeri Kayserili... sohbet ederken, tabi haliyle zenginlikleriyle övünecekler...Kayserili tarlalarinin çoklugundan, isçi yetistirememekten, ürünlerin hersene telef olmasindan bahsedince Adanali atlıyor: 'Benim çiftlikte, sabah günes dogmadann biniyoruz arabaya, aksam oluyor, biz hâlâ çiftliğin öteki ucuna yetisemiyo oluyoz, çaresiz geri dönüyoruz'.Kayserili de hiç bozuntuya vermeden lafı yapistiriyor: -'Yahu bizim de vardı öyle bir arabamiz ama geçen sene sattik, illet onlarla yolculuk ya...
ÜÇÜNCÜ KÖPRÜ 
Üçüncü köprü ihalesini Japon, Amerikan ve Kayseri'li Türklerden oluşan bir konsorsiyum almış. Köprüyü inşaa etmişler tam açılışın yapılıp kurdelanın kesileceği an köprü büyük bir gürültüyle çökmüş. Japon 'gitti tüm emeklerim mahvoldu kumlarım' diye yakarıp harakiri yapmış. Amerikalı 'gitti tüm çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı' diyerek çıkartmış tabancasını ve intihar etmiş. Tüm bunları izleyen Kayserili müteahhit de derin bir oh çekerek yanındakilere seslenmiş 'lan iyi ki hiç çimento koymamışım ha, mahvolurdum bunlar gibi.'
İŞİN FORMÜLÜ 
Yahudinin biri,pazara,topal eşeği satmak için götürür,fakat alıcıyı kandırsın diye eşşeğin tırnağına çivi çakar,eşşeğe bir Kayserili müşteri çıkar,kayserili ayakta ki çiviyi görür,içinden 'çiviyi çıkarırım düzelir'diye düşünür,eşşeği alır. yahudi ertesi gün sağda solda övünür. -siz kayserililer akılıyı diye övünürsünnüz çiviyi çaktım anada doğma sakat eşşeği sattım der. duyanlar bunu kayseriliye anlatırlar Kayse rili eli dizine vurur: -tüh yahu,verdiğim para sahte olmasaydı bayağı kazıklanmıştım.

SONRA ONU DA YERİZ 
Trenle İstanbula yolculuk eden Kayserili tanıştığı arkadaşıyle biraz sohbetten sonra,  çantasından çıkardığı pastırmalı yiyeceklerden arkadaşınada ikram eder. Arkadaşı,-Sağol benim basurum var ben yemeyeyim deyince ,Kayserili gayet ılımlı bir tavırla : -Olsun onuda biraz sonra yeriz demiş

MATEMATİK 
Emekli öğretmen yolda giderken, yanına son model bir araba durmuş. İçinden çıkan bir genç:- Hocam sizi gideceğiniz yere kadar götüüreyim.Öğretmen genci tanımamış. Genç: 'Benim hocam Hacıbekir, tanımadın mı? Kayseri Lisesinden'Öğretmen biraz hafızasını yoklayınca genci tanımış.- Lan oğlum Hacıbekir seni tanıdım ama, bu ne zenginlik, sen fakir bir öğrenciydin.Hacıbekir anlatır:-Öyleydim hocam ama, okuldan sonra ticarrete başladım. Kısa zamanda biraz para kazandık.Bunu duyan öğretmen iyice şaşırır:- Lan oğlum ticaret hesap işidir. Ben seni matematikten sınıfta bırakmamışmıydım. Sen sanıl ticaret yapıyorsun?- Valla hocam matematik falan bilmem. (11)'e alıp (4)'e satıyorum. Aradaki %3'le de geçinip gidiyoruz.
MERCİMEK ÇORBASI
Koyden kayseriye gelen koylu sabah kahvaltisi icin bir lokantaya gider. Sabahin erken saatleri oldugu icin oldukca kalabalik olan,  lokantada yer bulamayan koylu kasiyerin yanin daki kucuk masaya oturur garson gelir mercimek corbasi soy ler fakat bizim koylunun corba gelene kadar koylu bir sepet ekmegi yer corba gelir onuda yer giderken kasada oturan haci ya borcunu sordugunda ekmegin parasini verde corba bizden olsun der

YERDE PARA BULDUM 
Bir gün kayseri'lilerle lazlar savaş yapıyorlarmış.Kayserililerin aklına bir fikir gelmiş.Demişlerki;bu lazların hemen hemen yarısı Temel, diğer yarısıda Dursun'dur . Ve daha sonra savaşın ortasında bağırmaya başlamışlar:-temel! temel!!! Lazlardaki temeller kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar.Daha sonra kayserililer :-Dursun! dursun!!!!Diye bağırmışlar. Dursunlarda kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar.Lazlardan çok az kişi kalmış ve onlarında aklına bir fikir gelmiş.Ve:-Yerde para buldum bu kimin?diye bağırmışlar. Bütün Kayserililer kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar
harclik_ 
kayserilinin oğlu babasından harçlık ister çocuk :baba bana 20 milyon verirmisin baba : 10 milyon mu? napacan olum 5 milyonu 3 milyon neyine yetmiyo al sana 2 milyon der ve 1 milyon uzatır. çocuk : allahtan 500 bin lira bana yetiyodu der baba : vay şerefsiz sahte para vermesek bizi yutturacak der.

kayserılı we adanalı 
bır gun adanalı kayserılıyle yolda karsılasır adanalı kayserılıye hawa atmak ıster we soyle der.komşu yenı bı tarla aldık sabah tarlanın bı ucundan arabayla yola çıkıyorum yatsıya sonuna waramıyorum der.kayserılı"ewet komşu bizimde oyle bı kulustur araba wardı sattıkta kurtulduk"der

MÜHENDİS
Karayolları Genel Müdürlüğünün misafiri olarak Türkiye'ye gelen inşaat mühendisi Amerikalı, Kayseri'den geçerken yol çalışması görür ve arabasını durdurur. Fakat yoldaki eşek nereye doğru yol alırsa orası genişletilip yol yapılmaktadır. Hemen bunun niye böyle yapıldığını sorar. Kayserili: 'Bu bizim mehendisimizdir beyim. Eşşek nereye giderse orayı genişletip yol yaparık' diye cevap verir.Katıla katıla gülmeye başlayan Amerikalı mühendis 'Peki eşeği bulamasaydınız ne yapacaktınız' diyince Kayserili yapıştırır cevabı: 'O zaman Amerika'dan mehendis getirtirdik'

TEMEL FIKRALARI
 
 
TEMEL DENEY YAPINCA
Cenevre Tarim Konferansi'nda katilimcilarin her biri yaptiklari calismalari ve sonucta gerceklestirdiklerini verim artisini anlatiyormus. Sira Temel'e gelince,
-Kuru fasülyeye gül asiladuk, demis. -Peki, punu niye yaptiniz?
-Yellenince gül kokayi.
 
BİZ BUNU İSTEMEDİK Kİ
Iki boyaci olan Temel (kisa boylu) ile Idris (uzun boylu), bir bayrak diregi boyama isini almislar. Bu is icin ne kadar boya alacaklarini hesaplamak icin diregi olcmeye calismislar. Capini olcmek kolay olmus ama yuksekligi?? Onu olcmek icin Temel Idris'in omuzlarina cikmis ama diregin tam tepesine ulasamamis. Idris;
'Ben senden uzun boyluyum. Bir de ben deneyim' deyip Temel'in omuzlarina cikmis ama gene ayni sonuc... Oturup ne yapacaklarini dusunurken yanlarina iri-yari bir adam yaklasip ne yaptiklarini sormus. Temel'le Idris sorunu anlattiktan sonra, adam diregi yerden guc bela sokup yere yatirmis. Boyunu olcup tekrar yerine diktikten sonra yoluna devam etmis. Gittikten sonra Idris'le Temel bakisip gulusmusler:
'Aptal herife bak! Biz ona yuksekligini sorduk o bize uzunlugunu verdi.'
 
TEMEL MODAYA UYARSA
Bizim temel bi yerden duymus, es degistirme moda diye!
- Ula Dursun demis.. 'Es degistirmek pek bi modaymis, hadi bu gece biz de degistirelim...'
'Tamam demis Dursun...'
O gece Temel'lerin yatak odasi:
-'Ula Dursun, bizim karilar su anda ne yapiyor acaba?'
 
PROPAGANDA
Temel secimlerde aday olmus, buyuk kalabaliga karsi konusma yapacak, hazirlanmis, kursuye cikmis. Cebindeki kagidi aramis bulamamis. Bunun uzerine secmenlere seyle seslenmis:
- Sevgili hemsehrularim, puraya celirkeen neler soyleyecegimu pir Allah pir de pen pileydum, simdi ise sadece Allah piliy.
 
BU YENİ
Temel bogazda tekneyle turist gezdiriyo bigun bi amerikaliyi aliyor basliyolar gezmeye..(sahildeki yer isimleri uydurma..) turist falanca sarayi goruyor 'bu ne kadar zamanda yapilmis diyor'
temelde:
5 yilda diye cevap veriyor...
TEMEL HIZ AYARINDA
Temel Amerika'ya gitmis. Orada araba kullanirken yandaki yazilari okumaya baslamis.
'Speed Limit 80'
Temel hizini 80'e ayarlamis.
'Speed Limit 60'
Temel hizini 60'e ayarlamis.
'Speed Limit 40'
Temel hizini 40'a ayarlamis.
'Speed Limit 20'
Temel hizini 20'ye getirmis.
Bu arada da iyice sinirlenmis. Daha sonra bir tabela daha gormus.
'WELCOME TO SPEED LİMİT'.
 
TEMEL VE KÖPEĞİ
Temel ve köpeği Karabaş trene binerler.Aynı kompartmandaki yolculardan biri Temel'e:
-Köpeğinize dikkat edin lütfen,şu anda kocaman bir pirenin vücudumda dolaştığını hissediyorum.
Temel gayet sakin:
-Uy karabaşum dikkat edesun,bu adamda ppire vardur,sana ta geçebulur.
 
İNANMAZSIN
Kadinin biri evindeki dolaptan sikayetciymis. Çunku yoldan otobus gecince ses cikartiyormus. Dolabini yaptirmak icin kocasina soylemeden bir tamirci cagirmis tamirci eve gelmis ve dolabi neresinden ses ciktigini anlamak icin dolabin icine girmis ve otobusun gecmesini beklemis. Tamirci dolaptayken eve kadinin kocasi girmis ve dolaptan bir sey almak icin dolabi acmis bi bakmis icerde bir adam. SormuŞ ne isin var burada diye adamda soyle cevap vermis:
- valla abi otobus bekliyorum desem inaanmassin....
 
UNUTKAN TEMEL
Temelde aşırı bir unutkanlık başlamış.Bu rahatsızlığı sebebiyle doktora gitmiş.Doktor Temel'e nesi olduğunu sormuş.
Temel:
-son günlerde çok unutkan oldum herşeyi çok çabuk unutuyorum demiş.
Doktor:
-hımm peki ne zamandan beri bu durum var?
Temel:
- ne durumu doktor bey?
 
AYAKLARI UZUN
Temel yeni yaptığı ahırına hayvanları yerleştiriyormuş. Fakat sıra develere geldiğinde, develerin kapıdan geçemediğini anlamış. Başlamış kapının üst kısmını parçalamaya. Ordan geçen biri.
adam -Birader napıyon sen?
temel:
-Ula devenin boyni çok uzun , kapıyu uzatayrum
adam:
-Ulan salak kapının girişindeki toprağı biraz kazsana..
temel:
-Salak sensin da, devenin boynu uzun ayakları değul !!!
 
HOCAM TEMELE BİR ŞANS DAHA VER
35 yasini deviren Temel hala ilkokul diplomasini alamamistir. Ayni ogretmen de ona hala sans vermekte ama faydasi olmamaktadir. Trabzon ahalisi artik hocaya kizmaktadir. Bunun uzerine hoca Avni Aker,de kamuya acik son bir sinav daha yapmaya karar verir. Gun gelir ve sinav baslar. Hoca sorar:-2 kere 2 ne eder.
Temel dusunur dusunur ve ....5 der. Stadtan bir ugultu yukselir.
- Oglum heyecenlanma iyi dusun.Temel:
... 3 der. Stadtan daha yuksek bir ugultu yukselir.
- Oglum sana son bir sans daha veriyorum. Heyecanlanma iyi dusun.Temel:
-'4!'
Stadtan:
'HOCA TEMELE BİR ŞANS DAHA VER, HOCA TEMELE BİR ŞANS DAHA VER!....!
 
3 VAMPİR
3 vampir varmış Biri alman biri ingiliz biriside bizim temel bunlar havada uçarlarken alman aşağıya inmiş ağzı burnu kan içinde gelmiş:
almana sormuşlar:
-Neden ağzın burnun kan içinde?
Almman:
-Aşağıdaki kadının kanını emdim .
ingiliz aşağıya inmiş ağzı burnu kan içinde gelmiş.
İngiliz'e sormuşlar:
-Neden ağzın burnun kan içinde?
İngiliz:
-aşağıdaki adamın kanını emdim.
Temel'de aşağıya inmiş oda ağzı burnu kan içinde gelmiş.
Temel'e de sormuşlar:
-Neden ağzın burnun kan içinde?
Temel.
-Aşağıdaki direği görüyormusunuz?
Vampirler:
-Evet.
Temel:
-ama ben görmedim.
 
SIRDAŞ
Ülkeler arasında bir ``sır tutabilme´´ yarışması düzenlenmiş. Bu yarışmaya Temel de katılmış. Temel'e, bir Amerikan'a ve bir İngiliz'e birer sır vermişler.
Amerika'lıya işkence yapmaya başlamışlar, üç günden fazla dayanamamış, sırrını söylemiş.
İngiliz'e işkence yapmaya başlamışlar, bir iki hafta sonra o da söylemiş sırrını.
Sıra Temel'e gelmiş; günler haftalar geçmiş ama nafile. Söylememiş sırrını ve kazanmış yarışmayı.
Birkaç dakika sonra Temel başlamış kafasını duvara vurmaya:
HATURLA ONİ DA,HATURLA ONİ...

 
BİLİMSEL FIKRALAR
 
UNUTKANLIK
Bir bilim adaminin deney raporlarindan:
1. gun : Fare uzun sure labirentin icinde dolandi ama peyniri bulamadi. Icguduleri zayif.
3. gun : Negatif. Sadece labirenti degil, odanin hemen her yerini aradi; tum dolaplari, cekmeceleri, kavanozlari karistirdi. Hatta bir tablonun arkasina ve ceplerime bile bakti. Bu fare tam bir salak.
7. gun : En ufak bir ilerleme yok. Artik arama istegini bile kaybetti, telefonla kosedeki bufeden iki karisik tost, bir ayran istemis. Zekadan boylesine yoksun olusu deneylerimde yol almami onluyor.
18. gun : Zamanla becerilerini gelistirmesi lazimdi,ama sifir! Bursa'dan aradi, 'kaygilanmamami, peyniri bulacagini' soyledi. Ona gittikce peynirden uzaklastigini anlatmaya calistim, ama dinlemedi. Ciddi zeka problemi!
74. gun : Umutsuzluga kapiliyorum; fare, henuz bir zeka belirtisi gosteremedi. En son Tibet'ten aradi, hayatin anlami gibisinden birsey buldugunu soyledi. Ama peyniri bulamamis ve artik umrunda da degilmis. Aptal hayvan! Hayallerimden ve kariyerimden geriye kuflu peynirler kaldi.
93. GUN : LABIRENTIN ICINE KOYMAYI UNUTTUGUM ICIN FARENIN PEYNIRI BULAMADIGINI FARKETTIM.
 
SOBA
Bir gün bir jeoloji mühendisi, bir mimar ve birde fizikçi bir köyde IQ'sü çok yüksek olan ve kücük bir köyde yaşayan bir adamın yanına onu tanımak için gidiyorlar.Eve vardıklarında adamın karısı onları karşılıyor çay ıkram etdikten sonra kocasının bir işi olduğunu ve hemen gelecegini söylüyor.
Bu üçlü adamı beklerken evdeki sobanın çok qarip bi şekilde eyimli ve yerden yaklaşık 40-45cm yüksekte olduğunu fark ediyorlar ve çeşitli yorumlar yapıyorlar.
Fizıkçi:
- Bence soba bu şekilde iken evdeki hava akımlarını dıkkate alırsak daha fazle ısıtır. Mimar:
-Bu soba evin mimarisine göre yapılmıştır. Jeoloq:
- Bu bölgenin jeotermal ve coğrafi konumundan dolayı böyledir. Bunlar bu konuyu tartışıken adam gelıyor.ve tartışmaya son noktayı koyuyor.
-BORU YETMEDI.
 
EVLİLİK
Adam karisi ile birlikte doktora muayene olmaya gider. Muayene biter ve doktor odasindan cikarak kadinin yanina gelir ve:
-'Kocanizin olmemesini istiyorsaniz su kagida yazdiklarimi uygulayacaksiniz' der.
1-Sabahlari guler yuzle guzel bir kahvalti hazirlayinve ise mutlu gitmesini saglayin.
2-Ogleleri eve geldiginde guler yuzle karsilayin ve guzel bir ogle yemegi ile takdir edildigini hissettirin, boylece gunun geri kalan kismini da iyi gecirmesine yardim edin.
3-Aksamlari eve geldiginde yemek ozellikle guzel olmali. Eve gelince eline bir kadeh icki verin dinlenmesini saglayin.
4-Haftada en az uc kere birlikte olun, eger isterse daha fazla birlikte olun.Ve tamamiyla tatmin oldugundan emin olun.'Eger bu dediklerimi harfiyyen uygularsaniz kocanizin saglik yonunden hicbir problemi olmayacak' der doktor. Eve geldiklerinde adam karisina sorar,
-'Ne dedi doktor sana?
Kadin cevaplar:
ÖLECEKMİŞSİN !!
 
NOSTRADAMUS
Nostradamus adındaki biradam geleceği ve kainattı görür. İlk önceleri korkar ama sonra alışır. Ona deliderler ama onlar gerçektir. O, 1 ci 2 ci dünya savaş larını görür atom bombalarını doğanın yok oluşunu herşeyi ama herşeyi görür yani kısaca (0,500 yıl önce bugünü ve yarını gördü... o gün o,na deli dediler ... bugün ise söydiklerini değerlendirmek bize düşüyor...
SAĞIR
BİR BİLİM ADAMI ÇEKİRGELER ÜZERİNDE ARAŞTIRMA YAPIYORMUŞ ÇEKİRGENİN 1'İNCİ AYAĞINI KOPARMIŞ.
ÇEKİRGEYE ZIPLA DEMİŞ. ÇEKİRGE ZIPLAMIŞ.
RAPORUNDA ÇEKİRGENİN 1'İNCİ AYAĞINI KOPARDIM.
ÇEKİRGEYE ZIPLA DEDİM ÇEKİRGE ZIPLADI DİYE YAZMIŞ.
ÇEKİRGENİN 2 VE 3'ÜNCÜ AYAĞINI KOPARMIŞ. ÇEKİRGEYE ZIPLA DEMİŞ ÇEKİRGE YİNE ZIPLAMIŞ.
RAPORUNDA ÇEKİRGENİN 2 VE 3'ÜNCÜ AYAĞINI KOPARDIM.
ÇEKİRGE YİNE ZIPLADI.DİYE YAZMIŞ.
BİLİM ADAMI ÇEKİRGENİN 4'ÜNCÜ AYAGINI KOPARMIŞ. ÇEKİRGEYE ZIPLA DEMİŞ ÇEKİRGE ZIPLAMAMIIIŞ.
RAPORUNDA ÇEKİRGENİN 4'ÜNCÜ AYAĞINI KOPARDIM.
ÇEKİRGEYE ZIPLA DEDİM.
SONUÇ:
ÇEKİRGE SAĞIR OLDU.
 
TEMEL
Bir gün bütün ülkelerin bilim adamlarının davet edildiği bir uzay konferansı için Türkiyeden de bir bilim adamının da yollanması için davetiye gönderilmiş. Düşünmüşler düşünmüşler kimi yollayalalım diye en sonunda Temeli göndermeye karar vermişler. Temel konferansa gitmiş . Konferans başlamış Rus bilimadamı hemen ilk uzaya biz gittik diye böbürlenmiş, Amerikalı bilim adamı aya ilk ayak basan biziz diye böbürlenmiş sırayla tüm ülkelerin bilim adamları konuşmuş, bir ara Amerikalı bilim adamı Temele dönmüş siz ne yaptınız ne çalışmalarınız var diye sormuş, salonda derin bir sessizlik olmuş ve bütün başlar Temele çevrilmiş Temel şöyle bir etrafına bakmış ayağa kalmış ve göğsünü kabartarak Biz Güneşe gidecağüz demiş. Birden bir uğultu ve kıpırdanmalar başlamış ve hemen Rus sormuş ama mümkün değil henüz güneşe erimeden ulaşacak bir uzaygemisi yapılmadı demiş. Temel yine göğsünü kabartarak biz onu da düşündük akşam serinluğunda gidecağuz demiş.
 
KONSERVE
Bir fizikçi bir kimyacı ve bir matematikçi çölde kaybolmuşlar. Yanlarında sadece 1 kutu konserveleri varmış ama konserveyi açabilecek herhangibir aletleri yokmuş. Diğerleri Fizikçiye 'hadi bakalım fizik bilgini kullan ve aç konserveyi' demişler. Fizikçi uğraşmış ama açamamış ve Kimyacıya vermiş. Alda sen aç kimya bilginle demiş. Kimyacı uğraşmış uğraşmış açamamış. Sonra konserveyi matetatikçiye vermişler 'sıra sende' demişler. Matematikçi konserve kutusuna bakmış bakmşş ve demişki: 'VARSAYALIM AÇIK...'
 
TEZ DANIŞMANI
Bay Tilki bir gün ormanda dolaşırken Bay Tavşan'a rastladı. Bay Tavşan bir şeyler yazmakla meşguldü.
- Kolay gelsin, Bay Tavşan. Ne yazıyorsuunuz?
- Doktora tezimin 1. bölümünü yazıyorum..
- 1. bölümde teziniz ne?
- Tavşanlar tilkileri nasıl parçalar? - Yapmayın! Bu hiç de doğru değil. Bu biir bilim adamına yakışmayacak ciddiyetsizlik. Teziniz kökten yanlış.
- Yaa..! Öyle mi? dedi Bay Tavşan, 'Pekii, gel de deneysel kanıtı gör öyleyse.'
Bay Tavşan önde Bay Tilki arkada çalılığın arkasına doğru ilerlediler. Bir süre sonra Bay Tavşan yüzünde gülümsemeyle çalılıktan çıkıp geldi ve yerine oturarak yazmaya devam etti.
Bir zaman geçti. Bay Kurt'un yolu Bay Tavşan'ın bulunduğu yere düştü. Bay Kurt sordu:
- Kolay gelsin, Bay Tavşan. Ne yazıyorsuunuz?
- Doktora tezimin 2. bölümünü yazıyorum..
- 2. bölümde teziniz ne?
- Tavşanlar kurtları nasıl parçalar? - Yapmayın! Bu doğru değil. Bu bir bilimm adamına yakışmayacak ciddiyetsizlik. Teziniz kökten yanlış.
- Yaa..! dedi Bay Tavşan,'Gel de sana deeneysel kanıt göstereyim.'
Bay Tavşan öönde Bay Kurt arkada çalılığın arkasına doğru ilerlediler. Bir süre sonra Bay Tavşan yüzünde gülümsemeyle çalılıktan çıkıp geldi ve yerine oturarak yazmaya devam etti.
Biz de neler olduğunu merak ettik, tabii. Çalılığın arkasına dolanıp baktık ki Majesteleri Aslan, Ormanın Kralı, haşmetle oturuyor ve etrafında parçalanmış kurt ve tilki.
Kıssadan Hisse:
Tezinizin ne olduğu hiç önemli değildir; önemli olan tez danışmanınızın kim olduğudur.
 
ARABA
Bir hafta sonu, bir makine mühendisi, bir elektronik mühendisi ve bir bilgisayar mühendisi üç arkadaş arabayla, dağ evine pikniğe gitmek isterler. Giderlerken ıssız bir yerde arabaları bozulur. Hepsi de bunun nedeni hakkında kendi meslekii tecrübelerini de katarak yorum yapmaya başlarlar.
Makine mühendisi:
-Bunun mutlaka mekanik bir arızası vardıır. der.
Elektronik mühendisi:
- Yok yok bunun ateşlemesinde bir problem var, bujilerini temizleyelim. der.
Bilgisayar mühendisi ise şöyle konuşur:
-Çıkıp bidaha girelim belki düzelir !!!
PROFESÖR
Adamın biri balona binmiş ve uçarken yolunu kaybedip bilmediği bir yerde bir çayıra doğru sürüklenmiş. Balonun aşağıda çok yaklaştığı bir sırada aşağıda birini görmüş ve sormuş:
- Kayboldum, nerede olduğu söyleyebilir misiniz?
- Bir çayırın üzerinde uçmakta olan bir balonun içinde şu kadar yüksektesin!
Balondaki şahıs bu cevap üzerine:
- Siz profesör olmalısınız.
- Evet, nereden anladınız?
- Söylediğiniz herşey %100 doğru fakat vverdiğiniz bilgiler hiç bir işe yaramıyor.
Bunun üzerine aşağıdaki adam, yukarıya seslenir:
- Siz de işadamı olmalısınız.
- Evet, siz bunu nereden anladınız?
- Birincisi, kim olduğunuzu, nereden gelldiğinizi, nereye gitmek istediğinizi, amacınızı bilmiyorum ve tamamen kaybolmuş durumdasınız, buna rağmen size yardımcı olmamı bekliyorsunuz. İkinci olarak da, benimle karşılaşmadan önce hangi durum ve pozisyonda idiyseniz şimdi de aynı yerdesiniz buna rağmen beni suçluyorsunuz.
 
SARIŞIN-GARSON VE İNTEGRAL
İki erkek matemetikçi bir bara gider. Birincisi ikincisine ortalama bir kişinin matematik hakkında çok az şey bildiğini söyler.
İkincisi buna katılmaz ve bir çok insanın yeterli miktarda matematikle başa çıkabileceğini iddia eder.
Birinci matematikçi tuvalete gider. Onun yokluğunda ikinci matematikçi garson kızı çağırır.
Ona bir kaç dakika sonra arkadaşı döndügünde kendisini tekrar çağıracağını ve bir soru soracağını söyler.
Bütün yapacağı ``iks küp bölü üç' diye yanıt vermektir.
Kız tekrarlar:- `eks küp... ne?
' Matematikçi düzeltir `iks küp bölü üç'
Kız:- `Eks küp bölü üç?
-' Evet der matematikçi.
Kız tamam deyip, kendi kendine mırıldanarak uzaklaşır, -`iks küp bölü üç, iks küp...'
Birinci matematikçi döner ve ikincisi kendi görüşünün doğruluğunu kanıtlamak için iddiaya girmelerini teklif eder.
Sarışın garson kıza bir integral soracağını söyler, birincisi gülerek kabul eder.
İkinci adam garson kızı çağırır ve sorar
- `x karenin integrali nedir?'
Garson kız yanıtlar
-`x küp bölü üç',
uzaklaşırken de ekler
- `artı bir sabit sayı'!
 
MATEMATİKÇİNİN METRESİ
Bir doktor, bir avukat ve bir matematikçi bir metres ya da bir eş edinmenin iyi ve kötü yanlarını tartışıyorlardı. Avukat der ki:
-Kesinlikle metres daha iyidir. Eğer bir karınız varsa ve boşanmak isterse, bir sürü yasal problem çıkar.
Doktor der:
- Bir karınızın olması daha iyidir çünkü eş bir tür güven duygusu verir ve stress düzeyinizi düşürür, bu da sağlığınız için yararlıdır.'
Matematikçi der;
- İkiniz de yanılıyorsunuz. Hem metresiniz hem de karınız olmalı ki karınız metresinizle ve metresiniz karınızla olduğunuzu düşündüğünde siz rahat rahat matematik çalışıyor olabilesiniz.
 
KAÇ KİŞİ
Bir matematikci, bir biyolog, ve bir fizikci sokak kahvesinde oturmuslar yolun karsi tarafinda ki binaya girip cikanlari gozluyorlarmis.
Once binaya iki kisinin girdigini gormusler. Bir sure gecmis uc kisinin binadan ciktigini gormusler. Fizikci :
- ' Ölcme hassas degildi'
Biyolog :
- ' Üremislerdir'
Matematikci :
- ' Simdi iceri bir kisi daha girerse bina tam olarak bos olacaktir.'
 
MATEMATİKÇİ
Yeni evli bir çift balaylarında Ürgüp-Göreme bölgesinde geziye çıkmaya karar verirler. Yeraltı şehirlerini gezerlerken birden önlerine bir yol ayrımı çıkar ve duvarlarda artık çıkış yönünü gösteren okların olmadığını fark ederler. Genç adam telaş içinde bağırmaya başlar:
``YARDIM EDIN KIMSE YOK MU?'
Bir süre adamın kendi sesinin yankısından başka bir ses duymazlar. 10-15 dakika sonra duydukları değişik bir ses şöyle demektedir:
``Merhabaaa! KAYBOLDUNUZ!'
Morali daha da bozulan adam çaresizlik içinde tepinmeye başlar. Genç kadın ise gayet sakin omuz silker ve:
``bu sesin sahibi mutlaka bir matematikçidir' der.
Kadının sakinliği üzerine canı daha da sıkılan adam :
``Hadi canım sen de! Nereden çıkardın bunu?' diye sorar. Kadın:
``Üç nedenim var' der ve sayar:
``Bir, yanıtın gelmesi gereğinden uzun sürdü.
Iki, yanıtı doğru; kaybolduk.
Üç, bu yanıtın kimseye bir yararı yok!'
 

KONSERVE
Bilgin Çokbilgiç çılgın deneyi için biri mühendis, biri fizikçi ve biri matematikçi üç meslektaşını kaçırır. Her birini ayrı bir hücreye hapseder. Her hücrede kibrit, su ve konserve yiyecekler vardır, fakat konserve açacağı yoktur. Bir ay sonra deneyinin sonucunu öğrenmek için meslektaşlarını ziyaret ettiğinde, mühendisin hücresini boş bulur. Mühendis gizlice hücreye soktuğu ``Swiss-Army' çakısı ile konserve kutularından aliminyum kırıntıları kazımış. Daha sonra bunları kibritlerin uç kısımlarındaki ecza ile karıştırarak yaptığı patlayıcı ile hücre duvarını havaya uçurmuş ve böylece kaçmayı başarmıştır. Çokbilgiç 2. hücreye baktığında ise, fizikçiyi neşe içinde konserve bamya yerken bulur. Konservelerin belli bir açı ile duvara atıldıklarında açıldıklarını keşfeden fızıkçi hem iyi bir hentbolcu olmuş, hemde yeni bir Quantum Teorisi geliştirmiştir. Son hücreye baktığında, Çokbilgiç hücrenin bir köşesinde matematikçi dostunun cansız bedenini görür. Duvarlardan birinde ise şöyle yazmaktadır:
TEOREM:KONSERVELERİ AÇAMAZSAM ÖLECEĞİM.
İSPAT:FARZEDELİM Kİ BEN ÖLDÜM.
 
2 KERE 2
Dünyanın en büyük zekalarının oluşturduğu bir topluluğa şu soru sorulur:
``2*2 nedir?'
Mühendis iyice eskimiş sürgülü hesap cetvelini çıkarır, şöyle bir sallar ve sonuçta:
``3.99' diye ilan eder.
Fizikçi teknik notlarını karıştırır, problemi bilgisayarında kurar ve:
``yanıt 3.98 ile 4.02 arasındadır' der.
Matematikçi dünyadan uzak, bir süre huşu içinde düşüncelere dalar, sonra da:
``yanıtın ne olduğunu bilmiyorum ama bir yanıtın varlığını kesinlikle söyleyebilirim' der.
Filozof:
``Evet ama, 2*2 ile ne demek istiyorsunuz?'
Mantıkçı:
``Lütfen 2*2'yi daha detaylı tanımlayınız.'
Muhasebeci, bütün kapı ve pencereleri kapatıp, dikkatlice çevresini kolaçan ettikten sonra:
'SİZ yanıtın ne olmasini isterdiniz?' diye sorar.
 
SANDIKLARIN SAYISI
Bir matematik dersi sırasında okutman aniden duraksayıp önündeki masaya bir süre dikkatle bakar. Sonra öğrencilerine dönüp 6 küme kağıt getirdiğini sandığını fakat ne şekilde sayarsa saysın masada sadece 5 küme olduğunu söyler. Bir süre daha sessiz kalıp sonra da şu hikayeyi anlatır:
'``Gençken Polonya'da büyük matematikçi Waclaw Sierpinski ile tanışmıştım. O zamanlarda bile oldukça yaşlı ve unutkandı. Bir seferinde herhangi bir nedenle yeni bir eve taşınmaları gerekmişti. Karısı matematikçinin hafızasına fazla güvenmedıgı ıçın, bütün eşyaları ile birlikte sokağa çıktıklarında şöyle demiş:
- Şimdi ben taksi çağırmaya gideceğim, bbu arada sen de 10 sandığımızın başında bekle.Karısı gitmiş ve matematikçiyi hafifçe dalmış, kendi kendine mırıldanır halde bırakmış. Birkaç dakika sonra karısı taksiyle birlikte döndüğünde, Bay Sierpinski (belki de gözünde küçük bir pırıldamayla) demiş ki:
- On sandığımız olduğunu söylemıştın amaa ben sadece 9 tane saydım.
- Hayır, ON tane var!
- Hayır, say bak: 0,1,2,...
 
KARIŞIK FIKRALAR
 
OHH BEEE
Adamin birisi bir gun Afrika'ya gider. Hazir gitmisken bir de deveye bineyim oyle doneyim der. Neyse deve kiralayan bir yer bulur ve sahibine nasil kullanacagım diye sorar:
-Oh diyince gider.
Ohhhh Ohhh! fiyinnce kostura kostura gitmeye baslar. Adam sorar:
-eeee nasil duracagim?
-Amin diyince de durur.
Neyse bizim adam biner deveye 'oh' der baslar yavas yavas gitmeye. Neyse bir sure sonra sıkıIır ve 'ohhhh Ohhhh!' der . Bu sefer deve de kosturmaya baslar.
Adam cok keyiflidir. Bir yandan kostura kostura giderken bir yandan da cevreyi seyretmektedir. Tam bu sirada bi bakar karsisinda bir ucurum. Ne yapacagıni sasirir. Heyecandan ne soyleyecegini unutur.
Neyse der bari bi son dua okuyayim der ve baslar okumaya. Duasini bitirince 'Amin' der ve deve zink diye durur ucurumun kenarinda. Bizim adam kurtulmanin verdigi rahatlikla derin bir nefes alir :
-OHHH BEEE!
 
SES GELMİYORSA
Bir kadinin cok sevgilisi varmis.. bir gun biri geliyor bir sure geciyor kapi caliyo kadin 'eyvah kocam ' deyip Temeli bir torbaya sokuyor..
aciyo kapiyo meger baska bi sevgilisi.. tabi ikincisini iceri aliyo..
bi sure sonra bi kapi sesi daha.. kadin gene 'eyvah kocam ' diyo onuda bi torbaya atiyo..
aciyo kapiyi baska bi sevgilisi ..onuda iceri aliyo bir sure sonra gene kapi..
gene ayni olay..oda torbaya..
kadin kapiyi aciyo gercekten kocasi bu sefer..
herif bi bakiyo evde kocaman uc torbakarisi pazardan alisveris yaptigini soyluyor.
adam gidiyo birinci torbaya sıkı bi tekme atiyo.
torbadan 'gitgitgidak'sesi geliyo..
ikinciye atiyo bi tekme
'meeee ' sesi geliyoses yok..
bi tekme daha gene ses yok..
sert bi ucuncu bir tekme atiyor..
torbadan bi ses.
-lan hayvan oglu hayvan ne tekme atiyosuun ses gelmiyosa patates ya da sogandir iste....
 
                                                                        DENEY
- Bu gün okulda ne yaptınız?
- Dinamit imâl ettik.
- Yarın okulda ne yapacaksınız?
- Hangi okulda!
 
UÇAK KAZASI
Karadenizde 4 kişilik bir askeri uçak mezarlığa düşmüş.
Karadenizliler 80 ceset çıkarmışlar.
Yetkililer ölü sayısının artmasından endişe ediyorlarmış.
 
TOFAŞ
Amerikalılar Japonyadaki fabrikaları gezerlerken sonunda Toyota 'nın fabrikasına gelirler. Bir bakarlar ki fabrikada kafesler var ve içlerinde bir sürü kedi. Merak edip sorarlar. Japonlar der ki:
- Biz bu kedileri arabaların izolasyon ttesti için kullanıyoruz. Şu şekilde . Önce bitmiş arabanın içine bir kediyi koyarız. Sonra arabanın camlarını kapılarını her tarafını kapatırız. Odaya öldürücü gaz doldururuz. Sabaha kadar bekleriz. Eğer arabadaki kedi yaşıyorsa arabanın izolasyonu iyidir. Eğer öldüyse arabayı bir daha gözden geçiririz. Amerikalılar buna hayran kalmışlar.
Sonra bu Amerikalılar Türkiye'ye giderler. Bizim TOFAŞ fabrikasına girerler. Bakarlar orada da kediler var. Tabi şaşırırlar. Ulan derler Türkler bile bu tekniği kullanıyorlar biz bilmiyoruz ya, derler. Sonra, yine de bir soralım nasıl kullandıklarını derler. Ve sorarlar. Bizimkiler açıklar:
- Abi ilk önce kediyi bitmiş arabanın iççine koyarız. Sonra arabanın camlarını kapılarını kapatırız. Sabaha kadar bekleriz. Eğer sabah bakınca kedi hala orada ise izolasyon iyidir. Eger kedi kaçtıysa arabayı tekrar gözden geçiririz, der.
 
 
80'LİK
80 yasinda bir adam doktora gider.Doktor adamin sagligini sordugunda adam;
- 'harika, 18 yasinda bir karim var ve benden hamile' der. Doktor bir kac dakika dusundukten sonra adama doner ve:
'sana bir hikaye anlatacagim'der.
-'Avlanmaktan cok hoslanan bir adam varmmis. Her gun tufegini alarak ava gidermis. Fakat bir gun dalginlikla yanina tufek yerine semsiyesini almis. Ormana gitmis. Agaclarin arasinda yururken karsida bir geyik gormus. Hemen semsiyeyi cikarmis nisan almis ve...pat...geyik yere yigilmis.' Adam sasirmis ve doktora donerek 'olamaz...baska birisi vurmus olmali'demis.
Doktor:
'KESiNLiKLE!'
 
ATEİST
Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş.
'Evrim ne güzellikler yaratıyor!' diye düşünüp mest oluyormuş.
Aniden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam, bütün gücüyle kaçıyormuş ama arkasına her baktığında ayının daha da yaklaşmış olduğunu görüyormuş.
Dakikalarca süren bir kaçıştan sonra adamın ayağı yerdeki dala takılmış ve düşmüş. Ayı, adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış, tam vurmaya hazırlanırken adam:
'TANRIM' diye bağırmış.
Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, orandaki nehir bile akmaz olmuş. Bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlamış. Çok derinden gelen ilahi bir ses adama:
-'Yıllarca bana inanmadım, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?', demiş.
Adam utanç içerisinde:
-'Biliyorum, bunca yıldan sonra dindar bbiri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz.', demiş.
Ses:
-'Peki', diye karşılık vermiş ve ışık kaaybolmuş. Nehir tekrar akmaya başlamış. Herşey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğre doğru çevirmiş, ve konuşmaya başlamış:
'Tanrım, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere'
 
SANA YOK
İyi giyimli,zengin görünüşlü bir adam bara gider.
-Hey barmen der.bana bir bira herkese benden bir bira.
Bardakiler adamı alkışlar.herkes memnun.ancak adam hesabı ödemeden gider.barmen bu kadar zengin bir adamın bir daha geleceğini düşünür,aldırmaz.
Ertesi akşam adam yine gelir.
-Hey barmen der.bana bir bira herkese benden bir bira.
Yine hesabı ödemeden gider.barmen bir daha gelirse adamı dövmeye karar verir.adam yine gelir,bu kez dayağı yer.
Ertesi akşam yine gelir.hey barmen der.bana bir bira herkese benden bir bira ama sana yok.
Sen içince sapıtıyorsun!
 
MİNİBÜSLE YOLCULUK
Adamın birisi şehirlerarası yolcu taşımacılığında kullanmak üzere Ford minibüs satın alır. İlk sefere çıkacağı gün çok heyecanlıdır. Yolcuları tepelemeye doldurur ve yola çıkar. Fakat minibüsü öyle hızlı kullanmaktadır ki minibüsün en arka koltuğunda oturan 60 yaslarında bir ihtiyar amca şoföre :
- 'Yavrum biraz yavaş gitsene kaza yapacaksın.' deyince şoför heyecanla,
' Beybaba sen Ford minibüsü bilir misin' der.
İhtiyar adam :
- 'Hayır bilmiyorum' deyince şoför.
-' O zaman otur yerine bir daha isime kaarışma' der.
Neyse seyahat bu şekilde devam eder. İleride keskin bir virajdan 120 Km hızla dönünce uçuruma yuvarlanmaktan son anda kurtulurlar. Bu arada minibüsteki yolculardan orta sıralarda oturmakta olanorta yaslı bir kadın:
- 'şoför Bey rica ederim yavaş git,evde çoluk çocuğumuz bekliyor' deyince.
Şoför kadına:
-'abla sen Ford minibüsü bilir misin?' ddeyince
Kadın.
-'Hayır nereden bileyim' der.
Şoför bunun üzerine.
-'O zaman sus, bana müdahale etme' der.
Yola devam ederler. Artık minibüs öyle süratli gitmektedir ki herkesin yüreği ağzında şoförün insafa gelmesini bekler. şoförün sağında oturan adam dayanamayıp:
-'şoför Bey, yavaş gitsene canına mi sussadın' deyince
Şoför:
-' Abi sen Ford minibüsü bilir misin?' ddeyince,
Adam:
-' evet ulan biliyorum ne olacak!der. Bunun üzerine şoför heyecan içerisinde:
-'iyi o zaman çabuk söyle bunun freni nerede ?



               DELİ FIKRALARI
DELİ BERBER
Fenerlinin biri berberde saçlarını kestiriyormuş. Berberin durduk yere
“İlk gittiğin maçı hatırlıyor musun?” diye soracağı tutmuş.
“Evet ne olacak”?” demiş bizimki sinirli sinirli.
Hangi maçtı?
Bir Galatasaray maçıydı”
“AliSamiyen Stadında mı”?
“Evet ordaydı”
Aradan birkaç dakika geçer ve berber tekrar sorar:
“Hangi maçtı demiştin?”
Galatasaray maçı”
Nerde , Nerede?
AliSamiyen Stadında dedik ya!
Birkaç dakika sonra yine aynı hikaye:
“Demek hayatında ilk gittiğin maç Galatasary maçıydı haaaa....”
Bizim fenerli giderek sinirlenerek
“Evet be. Galatasaray maçıydı
Berber aynı konuyu birkaç dakika yine açmaya kalkışınca bizim fenerli isyan etmiş.
“Kardeşim ilk gittiğim maçın Galatasaray maçı olduğunu elli kere söyledim.Niçin tekrar tekrar soruyorsun?”
Berber dayanamaz:
-Galatasaray deyince saçların diken diken oluyor da, daha rahat kesiyorum..
 DELİK
Temel deliler hastanesine düsmüs.Odada 15- 20 tane deli varmis.Odada bir delik varmı deliler sraya girip delige bakiyorlarmıis.Temel de merak etmis girmis sıraya...Sıra Temele Gelince ;
- Temel : Burda bişi yok puraya neden bakarsunuz demis.
- Delinin Biri : Biz 20 senedir bakıyoz bişi göremedik de sen bir bakıştamı görecen demiş.
 ENAYİMİYİM BEN
Delinin biri hastanenin bahçesinde el arabasını ters çevirmiş ve sürmeye uğraşıyormuş.
Bunu gören doktor: - Öyle sürülmez, düzeltsene arabayı. Deli hemen cevap verir: - Geçen gün senin dediğin gibi sürdüm akşama kadar kum taşıttırdılar, enayimiyim ben!
 FARK VAR
Başhekim birgün deliler hastanesinde hastaları ziyarete çıkar ve bir köşede delilerin kendi aralarında bir rakam söyledikten sonra güldüklerini görür ve dayanamaz sorar :
-Neden söylediginiz her rakamdan sonra gülüyorsunuz?
Delinin biri cevap verir :
-Biz bütün bildiğimiz fıkralara numara verdik 5 dedigimiz zaman 5 numaralı fıkra aklımıza geliyor gülüyoruz 8 deyince 8 numaralı fikra aklımıza geliyor gülüyoruz demiş.
Başhekim bir de ben söyleyeyim o zaman demiş 5 demiş çıt yok, 7 demiş çıt yok. Bakmış çıt yok ve sormuş :
-Ben soyleyince neden gülmüyorsunuz?Delinin biri cevap vermis :
-Anlatmadan anlatmaya fark var sen anlatamıyorsun demiş.
MEKTUP
Akıl hastanesinde koğuşları gezen başhekim, bir hastanın oturmuş, birşeyler yazdığını gördü :
-Kolay gelsin, ne yazıyorsun?
-Mektup yazıyorum efendim.
-Yaaa...Kime yazıyorsun?
-Kendime...
-Peki, ne yazılı mektupta?
-İlahi doktor bey, deli misiniz siz?Mektubu daha almadım ki...İçinde ne yazdığını bileyim.
 PLAN BOZULDU
Akıl hastanesinde deliler bir araya gelip kaçış planı yaparlar. elebaşları planı anlatır Büyük bir kütük bulup ilk önce 1. kapıyı, 2. kapıyı ve daha sonra 3. kapıyı kıracağız ve herkes başının çaresine bakıp kaçacak. sabah olunca bir kütük bulurlar doğruca 1. kapıyı kırarlar, 2. kapıya koşup onu da kırdıktan sonra 3. kapıya yönelirler. 3. kapının açık olduğunu gören elebaşları der ki Arkadaşlar plan bozuldu geri dönün.
 SAATİNİ KURDUN ?MU
Delinin birisi saatini hastane bahçesindeki havuza atmış. Bunu gören arkadaşı yanına yanaşmış ve konuşmaya başlamışlar:
- "Niye attin saati havuza?"
- "Nasil yüzdüğünü görmek için."
- "Peki, kurdun mu?"
- "Hayir."
- "Enayi, hiç kurmadan yüzer mi?"
 TAVUKLARDA BİLİYORMU?
Delinin biri kendini tavuk yemi saniyormuş ve tavuklardan çok korkuyormuş derken adamı hastaneye yatırmışlar ve uzun süre tedavi etmişler.
Sonunda deliye sormuşlar,
"Artık tavuk yemi olmadığını biliyorsun demi?"
adamın cevabı ise
"Ben biliyorum da tavuklarda biliyormu?"şeklinde olmuş
RAFLARI TAŞIYOR
Bir deliler hastanesinde 3 deli iyileşmek üzereymiş ki, doktor gelin bakalım yanıma siz üçünüz der. 3 deli gelir doktorun yanına ve doktor der ki bak şu buzdolabını şuradan şuraya taşıyın sizi taburcu edeceğim der. Deliler tamam deyip işe başlarlar ve dolabı doktorun dediği yere koyarlar. Doktor sorar. Öbür arkadaşınız nerde? Delilerden biri: -O dolabın içinde rafları taşıyor !!
 
 
DERS BİTTİ
Delileri uçağa bindirmişler, bir şehirden ötekine naklediliyorlardı. Ama o kadar çok gürültü yapıyorlardı ki, sonunda pilot dayanamadı, uçağı ikinci pilota teslim ederek içeride ne olup bittiğini görmek istedi.
Deliler uçakta hep bir ağızdan bağırıp çağırıyorlardı. Baktı, en başta, bir deli, ötekilere uymamış, akıllı, uslu oturuyordu.
-Sen neden bağırmıyorsun? diye soracak oldu.
Adam :
-Ben bunların öğretmeniyim, diye cevap verdi. Onlarda benim öğrencilerim. Şimdi teneffüsteler de onun için ses çıkartmıyorum.
Pilot, çaresiz yerine döndü. Bir süre geçti. Bir an geldi ki sesler büsbütün kesiliverdi.
Pilot:
-Aman çok güzel! diye sevindi. Herhalde kendinin öğretmen olduğunu sanan deli, ötekileri derse almış olsa gerek, diye düşündü.
Ama dakikalar geçiyor, arkadan hiç bir ses seda çıkmıyordu. Pilot biraz daha bekledikten sonra merak etti. Gidip bakmak istedi.
Bir de ne görsün! Uçağın kapısı açık ve içeride öğretmenden başka kimsecikler yok değil mi!
Dehşetle sordu :
-Öğrencilerin nerede?, diye...
-Dersleri bitti. Hepsini evlerine gönderdim! 


            NASRETTİN HOCA FIKRALARI

KİMİN İÇİ YANIYOR
Bir bayram günü Nasreddin Hoca komşusuna ziyarete gidince komşusu her misafire olduğu gibi hocaya da bal ikram ediyor. Bir tepsi içinde gelen koca bir petek baldan her gelen misafir bir iki kaşık alır çekilirmiş. Komşusu bakar ki hoca kaşığı daldırdıkça daldırıyor. Peteğin yarısına gelmiş daha duracağa da benzemiyor. Dayanamayıp:
- 'Aman hoca fazla yeme yoksa için yanar.' deyince hoca cevabı yapıştırır:
- 'Kimin içinin yandığını Allah bilir.'
HAZIR PARA
Hoca birinden borç istemiş, adam sormuş -hocam borcunu ne zaman ödeyeceksin hoca başlamış anlatmaya -senden aldığım parayla diken alacam onları koyunların geçtiği yerlere dikecem ,dikenler büyücek oradan koyunlar geçerken yünleri dikenlere takılacak ,ben yünleri toplıyacam sonra onları ip yapıp pazarda satacağım. kazandığım parayla sana olan borcumu ödiyecem demis Adam başlamış gevrek gevrek gülmeye hocada demiş ki; -Eeee bak hazır parayı bulunca nasıl da gülüyorsun.
ARADA BİR
Nasreddin Hoca' ya dert yanıyorlar:
-Yahu Hoca senin karı çok geziyor.
Hoca :
-Olur mu canım? O kadar gezse arada bir bizim eve de uğrar.
EVİN SAHİBİYİM
Hoca, bir gece gürültüyle uyanmış. Bakmış, bir hırsız eşyaları topluyor. Adamdan korkmuş. Sesini çıkartmamış. Ama peşine de düşmüş. Az sonra, durumu fark eden hırsız, kızgınlıkla sormuş:- Beni neden takip ediyorsun bakayım? Hoca, sakin, pişkin yanıtlamış.- Taşıdığın evin sahibiyim de.

                POLİTİK FIKRALAR

BİZDE ÇOK VAR
Bir Amerikalı bir İngiliz ve bir Iraklı barda oturmuş içki içiyorlarmış.
Amerikalı içkisini bitirince bardağı havaya fırlatıp silahıyla bardağa ateş etmiş ve parçalamış : bizim ülkemizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz aynı bardakla iki kere içmeyiz demiş...
İngilizde bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatıp ateş edip parçalamış ve bizim İngiliz sahillerinde o kadar çok bardak yapacak kum vardır ki biz aynı bardakla iki kere içki içmeyiz demiş...
Irak lı da soğukkanlılıkla içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve Amerikalı ile İngilizi çekip öldürmüş ve Bağdat ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok varki biz aynı adamlarla iki kere içmeyiz ...
 BOB NERDE
George Bush bir ilkokulu ziyaret eder. Çocuklara:
- Sorusu olan var mı? der. Ve kücük Bob sözü alir.
- Benim üç sorum olacak:
1- Seçimlerde daha az oy almanıza ragmen nasıl oldu da Başkan oldunuz?
2- Hiroshima'ya atılan atom bombasi sizce dünyanin en büyük terör faaliyeti değil midir?
3- Hiçbir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz?
Aniden zil çalar ve çocuklar tenefüsse çıkarlar. Çocuklar geri döndügünde bu sefer sözü küçük
Tom alır. Benim beş sorum olacak:
1- Seçimlerde daha az oy almanıza rağmen nasıl oldu da Başkan oldunuz?
2- Hiroshima'ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir?
3- Hiçbir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz?
4- Bugün neden zil 30 dakika erken çaldı?
5- Bob nerede?
BUSH' UN PULU
Başkan Bush'un yeni talimatı:
- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim..."

CHURCHİLL
İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere Başbakanı Churchill radyoda
konuşma yapmaya gidiyormuş. Radyoevinin kapısına gelince, bindiği
taksinin şoförüne sormuş:
- Beni yarım saat bekleyebilir misin?
Karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför:
- Özür dilerim, sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.
Churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin
uzatmış. Şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş:
zaten kimin umrundaki Churchill, sizi bekliyorum, efendim.
 
DEMİREL' DEN CEVAP
Sayin Cumhurbaskanımız Suleyman Demirel'in bir tarihte duzenlediği  basın toplantısından aynen aktarıyorum,
-Ege bir yunan gölü deeldir.
-Ege bir Turk gölü de deeldir.
-Binanaleyhh Ege bir göl deeldir
 HİTLER
Hitler üç esir yakalamis, Ingiliz, Fransiz ve bir Yahudi.
- "Size soru soracagim, bilirseniz sizi birakacagim" demis.
Ingiliz'e sormus
- "Titanik kaç yilinda batti?"
Ingiliz hemen cevap vermis
- "1912" diye.
Hitler göndermis Ilgiliz'i. Fransiz'a sormus bu kez:
- "Titanik'te kaç kisi öldü?"
Fransiz cevap vermis
- "1050".
- "Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür birakmis.
Ve Yahudi'ye dönmüs;
- "Say lan isimlerini!"
 
KARIN MI DEVLETİN Mİ ?
Birgün bir amerikalı milletvekilini bir odaya almışlar ve sormuşlar:
'-karınmı yoksa devletinmi.'
amerikalı düşünmeden cevaplamış:
'-devletim.'
ordakiler:
'-o zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.'
adam sıkılmış terlemiş ve sonunda dayanamıyarak:
'-yapamayacağım.' demiş.
daha sonra bir türk milletvekilini
aynı odaya almışlar.aynı soruyu sormuşlar:
'-karınmı yoksa milletinmi?'.
millet vekili hiç düşünmeden:
'-devletim' demiş
'-o zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.'
odadan önce bir silah sesi sonra bir cam sesi gelmiş.çıkınca sormuşlar:
'-ne oldu.'
'-sizin verdiğiniz silah kurusıkı çıktı bende karıyı camdan aşağı attım.
 
KOMÜNİST BAYRAĞI
Rus devlet başkanı Brejnev Amerika'yı ziyaret ettiğinde Ford'un davetlisi olarak Beyaz sarayda davet edilmişti. Ziyaretin ertesi sabahı Ford Brejnev'e geceyi nasıl geçirdiğini sordu: Çok iyi uyudum ve ilginç bir rüya gördüm.
- Yaa ne gördünüz?
- Beyaz sarayda komünist bayrağının dalgalandığını gördüm.
Brejnev'in bu cevabına Ford karşılık vermedi. Bir yıl sonra Ford'da Rusya'ya ziyarete gitti. Sabah olunca Brejnev ona nasıl uyuduğunu sordu. Ford: İyi uyudum ve ilginç bir rüya gördüm.
- Ne gördünüz?
- Kremlin'de komünist bayrağı dalgalanıyordu.
Brejnev pek memnun olmuştu. Ford devam etti:
- Ama bayrakta acaip yazılar vardı.
- Ne yazıyordu ne yazıyordu?
- Vallahi okuyamadım zira yazılar Çince id
 
YALANCI POLİTİKACILAR
Bir otobus dolusu politikacı seçim kampanyası için Teksas'ta dolaşıyorlardı. Otobus buyuk bir çiftliğin yanından geçerken, otobus şöförunun dalgınlığı yüzünden derin bir şarampole uçtu.
Çiftci kosarak geldi. Gece kurda kuşa yem olmasınlar diye cesetleri gommeye başladı.
Ertesi sabah, şerif soruşturma için çiftliğe geldi. Ciftciye Sordu:
-"Otobusdeki bütün polikitacıları gömdün demek... Hepside ölüydü, eminsin değil mi?"
Çiftci cevap verdi:
-"Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler ama politikacıları bilirsiniz.. Nasılsa yalan soylerler."
 
BAKAN VE BASIN
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne yapsa makbule geçmiyor, basın her gün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet :
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :
-Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada. Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı. Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor!
           SPOR FIKRALARI

6_0
6-0 biten galatasaray fenerbahçe maçından sonra gs li arif tanınmamak için yaşlı bir adam kılığına girer ve bır cafe ye gider. Cafe de yanına yaşlı bır bayan yanaşır ve : -"naber Arif" der.
Bunun uzerıne arif delirir nasıl tanıdı bu kadın beni diye düşünüp durur. Ertesi gün yine aynı cafede aynı kadın yanaşır arifin yanına yine -"naber arif" der.
3.gün arif cok değişik bır kılıkta gider cafeye ve yine aynı kadın yanaşır ve yine -"naber arif" der. Arif dayanamayıp sorar nerden tanıyosun beni diye.
Yaşlı teyze : -"olum ben bülent len" der.
BENİ DÖVEN KİM
Rakibiden dayak yine boksöre, antrenörü habire `Çok iyi gidiyorsun. Adam sana hiç vuramadı. Yakında onu düşüreceksin´ deyip duruyormuş.
Maçın ilerleyen raundlarının birinde boksör dayanamayıp sormuş antrenörüne:
`Ben rakibimi dövüyorsam, beni kim dövüyor?´
 KALECİ RÜŞTÜ
Bir yangında evin çatısında mahsur kalmş bir anne ve kucağında kundaklı bir bebeği... Asağıdakiler anneye, gerilmiş olan brandaya önce çocuğu sonra da kendisini atmasını öneriyorlar, fakat o kabul etmiyor, ne yaptılarsa kabul etmiyor. Alevler onlara ulaşmak üzere.... Bu sırada onları seyretmekte olan kaleci Rüştü, barikatları aşarak binanın dibine kadar gelir ve kadına seslenir:
-Abla korkma, at bebeği..bana. Ben fenerbahçenin kalecisiyim... 
Kadın Rüştüy'e inanır ve bebeği Rüştüy'e doğru atar..Rüştü, nefis bir hareketle bebeği yere düşmeden yakalar, ayaga kalkar, iki kere yerde sektirir ve sonra sonra degajını yapar..
 ŞENOL GÜNEŞ
Bir gün Şenol Güneş Brezilya milli takımı antrenörü Scolari ile karşılaşmış.
- Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de şampiyon oldunuz? demiş.
- Çok kolay zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim demiş ve Ronaldo'yu çağırmış.
- Ronaldo'ya oğlum söyle bakayım senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir?
Ronaldo biraz düşünmüş, "tabiiki ben oluyorum" demiş. Şenol Güneş bundan çok etkilenmiş. Türkiye'ye döner dönmez İlhan Mansız'ı çağırmış.
- İlhan sana bir soru soracağım eğer bilirsen bu hafta seni takıma alırım, bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
İlhan biraz düşünmüş işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Hakan'ı bulmuş.
- Hakan, annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
Hakan cevap vermiş: Benim tabii ki, İlhan sevinçle Şenol Güneş'in yanına dönmüş:
- Sorunun cevabını buldum hocam: Hakan'mış.
Şenol Güneş köpürmüş:
- Vay salak herif, Hakan olur mu hiç, doğru cevap Ronaldo idi!..
 
TEMEL İLE MİKE TAYSON BOKS YAPARSA
Birgün Temel Mike Tayson ile ünvan maçına çıkmış.
Daha ilk yumrukta Temel nakavt olmuş.
Hakem bir, iki, üç dört.. sayarken menejeri Temel'in kulağına;
- "Sakın dokuzdan önce kalkma" demiş
Temel hafifden gözlerini aralayarak menejerine sormuş;
- "Saat kaç?"
 
Anket  
 

Sizce Ajdar Sınır Dışı Edilsin Mi?
kesinlikle evet
hayır
çok şeker ya gitmesin
asla bence gelecekte büyük bi sanatçı olacak
benim yaşamam için edilsin

(Sonucu göster)


 
Saat  
 



More Cool Stuff At POQbum.com

 
TAKVİM  
  Myspace Stuff

Calendar Provided By : SeekCodes.com

 
 
  Google

Türkiye

 
  Gelişmiş Arama
  Tercihler
  Dil Araçları
Ara:


Reklam Programlarımız - Google Hakkında - Kariyer Başvuruları - Google.com in English

©2008 Google

 
Komik  
 
POQbum .com Graphics
POQbum .com Graphics
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol